Dobra Dobra köşemizde; bugün iki dönem ilçe Başkanı ve bir dönem İl Başkanlığı yapan Ahmet Kumbul ileyiz. Ahmet Kumbul ile seçimlerin arka perdesini, ön seçimi, kendi döneminde İl Başkanlığı çalışmalarını, Milletvekilliği ve Belediye Başkanlığına adaylığını koyup koymayacağını ve daha birçok konuyu konuştuk.
Öncelikle hoş geldiniz Ahmet Bey. Biz siyasetçi olarak sizi tanıyoruz. Fakat Ahmet Kumbul siyaset dışında kimdir? Tanımayanlara kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Hoş bulduk. Tabii ki.
1977 yılında Antalya’da doğdum. İlk okuldan liseye kadar Antalya’da okudum. Eşimle partide tanıştık. Gençlik kolları yönetiminde beraber çalıştık. Hatta o dönem çok yoğun çalışıyorduk. Sonra birbirimizi sevdik, evlendik. İkiz kızlarım var. Orta okulda okuyorlar. Gayet mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir hayatımız var. Zaten çocukların gelişiminin en önemli kısmının aileden kaynaklandığını düşünüyorum. Aile içinde mutlu, huzurlu olan çocukların ilerde ülkesine, vatanına, ailesine de daha yararlı bireyler olacağına inanıyorum. Yaklaşık 20 yıldır telefon santrali, kamera network sistemleri üzerine zayıf akım işi yapıyoruz. Yüksek okulda Elektronik mezunuyum. Siyasete Gençlik kollarında başladım iki dönem Muratpaşa’da İlçe Başkanlığı bir dönemde İl Başkanlığı yaptım. Halen aktif olarak siyasetin içerisindeyim.
Davetimizi geri çevirmediğiniz için çok teşekkür ederiz. Geleceğiniz kesinleştikten sonra, sosyal medya hesaplarımızdan duyuru gerçekleştirdik ve vatandaşlarımızın size sormamızı istediği soruları derledik. İlk olarak sorumuz şu; İl Başkanlığı Döneminizde Belediye Başkanlarıyla nasıl bir çalışma yürüttünüz?
Daha önce Muratpaşa İlçe Başkanlığı görevini yürütürken de Antalya kamuoyunda hem birçok dernek, meslek odalarıyla, sendikalarla iyi ilişkilerimiz vardı. İl Başkanlığı yaptığım dönemde Belediye Başkanlarımızla da o dönem uyumlu bir şekilde il ve İlçeler de çalışmalarımızı yürüttük. AKP, sonrası CHP Büyükşehir Belediyesi’nden ve İlçe Belediyelerinden büyük bir beklentisi vardı. Biz öncelikle parti içerisinde Belediye Başkanlarının kendi içerisinde iyi ilişki kurmalarına köprü olduk. Hepsi ile çok iyi ilişkilerimiz vardı, şu an da Belediye Başkanlarımızla görüşüyoruz. Örneğin; daha önceki dönemlerde Varyant’tan Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyüşlerimizi, Muratpaşa Belediye Başkanımızın öncülüğünde yaptık. Belediye Başkanım ile ben uygun olursa bir iki Milletvekilimiz ile yürüyorduk. Ama Büyükşehir’i biz kazandıktan sonra Muhittin Böcek öncülüğünde bu etkinlikleri yaparken, benim İl Başkanlığım döneminde bütün Belediye Başkanları ve Bütün Milletvekilleri artık yan yana yürüyorlardı. Her konuda oturup konuşuyorduk Grup Toplantılarımız gayet samimi, içten geçiyordu. Biz Belediye Başkanlarımızla hep uyumlu olduk. Belediye Başkanlarının ne zaman örgüte ihtiyacı varsa örgütün o bölgede olmasına ihtiyacı varsa hiçbir zaman yalnız bırakmadık. Onlarda bizi hiç yalnız bırakmadılar. Bizim dönemimizde Belediye Başkanlarıyla en ufak bir sıkıntımız yok CHP’de işler gayet yolunda gidiyor.
Antalya CHP Belediye Başkanları, Antalya İl Başkanları Seçimine Müdahale Ediyor mu? Ediyorsa Etik mi? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bizim Partimizde, İl Başkanlığı seçimlerinin önünde İlçe Başkanlığı, İlçe Başkanlığı seçimlerinin önünde Mahallelerde Delege seçimleri oluyor. Delege seçimlerinde bütün üyelerimizin oy kullanmasıyla delegelerimiz seçiliyor. Bizde Delege olmak çok zor bir iştir. Ciddi bir çalışma, ciddi bir mücadele gerektirir. Gayet demokratik yarışlarla Mahalle Delegeleri seçilir. Mahalle Delegelerimiz, İlçe Başkanlarını ve İl Delegelerini seçerler orada seçilen İl Delegeleri de İl Başkanlığı seçiminde oy kullanırlar. İl Başkanı, İl Disiplin Kurulu, İl Yönetim Kurulu ve Kurultay Delegelerini belirler. Kurultay Delegeleri de Genel Merkez Yöneticileri ve Genel Başkanı seçerler. Partilerde Belediye Başkanlarının, Milletvekillerinin, daha önce yöneticilik ve başkanlık yapmış güçlü, sevilen insanlar örgüt seçimlerinde taraf olabilirler. Ama güçlerini ya da bulundukları makamları kullanmadıkları sürece taraf olmalarında aslında bir sorun yoktur. Yani; görüşünü belirtebilirler, daha uyumlu çalışabileceği insanları işaret edebilirler. Onlarda sonuçta bizim partimizin üyesi. Tabii, seçimlerde bulundukları makamları, mevkii delegelerin oyunu herhangi bir yere yönlendirmek için kullanmamak gerekir. Bu demokratik açıdan doğru bir şey değildir. Bunu çok aleni bir şekilde bizim seçimlerimizde göremezsiniz ama zaman zaman bazı müdahaleler oluyor. Açıkçası bu müdahalelerin olmaması gerekiyor. Çünkü Örgüt; Belediye Başkan adayını belirler, Belediye Başkan adayının seçilmesi için sahada mücadele eder. Sonraki işleyişte Örgüt ve Belediyenin pozisyonu Tüzüğümüzde nettir. Örgüt, Belediye Başkanının Belediye içindeki işleyişine karışamaz. Belediye Başkanının yönetimine karışmaz, Belediye Başkanı da Örgüte karışmaz. Süreç böyle giderse Parti daha başarılı olur, daha liyakatli kadrolar oluşur.
Burada bizim Partiyi konuşuyoruz ama; Bizim Partimizde sandıkla bir seçim var ve bu seçimi Belediye Başkan adayımızın da ya da İl Başkanımızın da desteklediği arkadaşımızda kazanabiliyor, desteklemediği arkadaşımız da kazanabiliyor. Biz bunu Antalya’da defalarca gördük. Diğer siyasi partilere baktığımız da onlarda seçim diye bir şey yok. Her seçim tek adaydır. Delegelerin hepsi masa başında yazılıyor. İlçelerde iki aday çıkmıyor, İl Başkanlığında iki aday çıkmıyor, Milletvekili seçimlerinde bile aday adayları çıksa bile hepsi tek bir talimatla geri çekiliyor. Hepsi Genel merkezden belirleniyor. Yeni kurulan partiler hariç onlar daha yeni toparlanıyor, üye yapıları oluşuyor durumları değişecektir. Ben şu an için söylüyorum CHP kadar Demokrat bir parti; Türkiye’de henüz yok.
İl Başkanlığını Kaybettiğinizde neden kaybettiğinizi sorguladınız mı?
Tabii ki sorguladım. Bunlar demokratik sonuçlardır çok önemli değildir. Önemli olan partinin başarısıdır. Bizim de hatalarımız oldu, listelerin oluşmasında hatalarımız oldu. İl Başkanı iken yani bir yerde görev yaparken seçim kampanyası yürütmek çok zordur. Ekip arkadaşlarıma çok teşekkür ederim her şeye rağmen çabaladık ve salona da önde girdik. Ama salonda işte özellikle listelere girme baskılarından dolayı. Kongre gününe yeteri derece hazırlanmamamdan dolayı, hem de kürsü hakimiyeti olarak liste olarak ciddi sıkıntılar yaşadık. Tabii, bazı arkadaşlar orada çok baskılar yaptı. Onlarında etkisi oldu. Yapacak bir şey yok. Seçimi kaybedip kaybetmemek önemli değil. Gelen arkadaşımızın da partiyi temsil edebilecek arkadaşlarımız zaten.
İl Başkanı Nusret Bayar görevden alındıktan sonra Yönetim neden görevden alınmadı?
Genel Merkezdeki Yönetici arkadaşların taktiridir. Bilmiyorum Nusret Bayar’ın bireysel hatalarının olduğunu düşündüler belki de. Bende tam olarak neden görevden alındığını bilmediğim için net bir şey diyemem. O artık yönetim kurulunun, Genel Merkez ve Nusret Bayar ile arasında olan bir şey. Bu konuda yorum yapmak çok doğru değil. Biz her zaman seçimle gelenin seçimle gitmesini istiyoruz. Ama işin tam boyutunu bilmediğim için çok yorum yapmak doğru olmaz.
Antalya Büyükşehir Belediye Seçimlerinde olağanüstü bir çalışma sergilediniz. O dönem partide neden huzursuzluklar başladı?
Parti içinde bir huzursuzluk yoktu. Büyükşehir Belediyesini kazandıktan sonra partililerin çok yoğun talepleri vardı. Biz Genel Başkanımızla, Büyükşehir Belediye Başkan adayımızla seçilmeden önce adayken, nasıl yöneteceğimizi, hangi projeleri uygulayacağımızı, orada çalışan personellerle ilgili sürecin nasıl ilerleyeceğini hepsini sahada deklare etti. Seçim bittikten sonra tabii bu konuda çok ciddi bir beklentiler oluştu. Belki Partililerimiz bu talepleri karşılayamadığımızı düşündü bilmiyorum ama parti içinde en ufak bir huzursuzluk yoktu. Bizim İlçe Başkanlarıyla Koordinasyonumuz çok iyiydi, bütün Belediye Başkanlarıyla ilişkilerimiz çok iyiydi, Milletvekilleriyle hepsiyle çok iyiydik. Sahada hep beraber çalışıyorduk. Tabii Belediye kazanınca bazı talepler birikti. Bazı taleplerde karşılanamadı. Talepleri karşılayamadığınız zamanda yıpranıyorsunuz. Ama biz baştan beri her şeyin liyakatli olmasını savunduk. Anladığım kadarıyla biz o büyük beklentiyi karşılayamadık. Bizden sonra gelecek olan arkadaşında karşılayabilmesi mümkün değil çünkü bunların karşılanabilmesi için ülkenin ekonomik modelinin değişmesi gerekiyor. Beton üzerine değil artık üretim üzerine yatırım yapılması gerekiyor. Antalya’da bir sürü fabrika var iken nüfus kat be kat artarken bütün fabrikaların kapatılması ve bunların yerine konutların yapılması istihdam sorunun çözmez. Bu ülkenin en büyük sorunu ekonomi ve istihdam. Görüyoruz ki İktidara yakın Müttehitlerin konut kredilerinin düştüğünü görüyoruz ya da başka kolaylıklar sağlanıyor. Ama üretim yapan sanayiciye aynı özende teşvik ve kredilendirilmelerin olmadığını görüyoruz. Yani bir ülke sürekli betona yatırım yaparsa maalesef dışa bağımlı olur. Ekonomi böyle düzelemez, ekonomi düzelmezse bizim Belediyelerin istihdam sorunun çözme ihtimali yok.
İktidarın üretim politikasına bir an önce geçmesi gerekiyor. Her geçen gün tarımda da sanayi de üretimimiz azalıyor. Sadece turizme yönelik bir ekonomik beklentimiz var. Bütün sanayimiz dahil turizme yönelik sanayi, işte 2015 yılında uçak düştü ve bu felaketi Antalya’da hep birlikte yaşadık. Turizm bitti, tarım bitti. Sanayi bitti. İşsizlik arttı. Bu yıl turizmden çok büyük beklentimiz var ama şu an Rusya ile Ukrayna arasında gerilim ile her an turizm beklentimiz batabilir. Sadece bir ülkeye her konuda bağımlı olduğumuzdan en ufak bir sıkıntıda ülke büyük sıkıntı yaşayabiliyor.
İl Başkanlığına ya da Belediye Başkanlığına aday olacak mısınız? Adınız Muratpaşa Belediye Başkanlığı için geçmeye başladı ne düşünüyorsunuz?
Aslında bunlar gurur veriyor. Bende duyuyorum. Arkadaşlarımızda arıyorlar sürekli. Ben İki dönem İlçe Başkanlı, Bir dönemde İl Başkanlığı yaptım. Bir dönem daha İl Başkanlığına seçilmiş olsaydım yine yapmak isterdim. Çünkü ben 5,5 yıl Başkanlık yaptım toplam ve 6-7 tane seçim gördük. Bu seçimlerden de başarılı çıktığımızı düşünüyorum. Kendi Bölgemizde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Onun için Milletvekilli, Belediye Başkanlığı için adımızın geçiyor olması güzel. Genel Merkezden gelen heyet ciddi bir çalışma yürüttüklerini söylediler. O dönem heyet başkanı olan arkadaşımız geldi, özellikle Muratpaşa bölgesinde benim adımın STK, Meslek Odaları tarafından ciddi anlamda çok dillendirildiğini ve o bölgede bir boşluk oluşması durumunda genel başkan ile görüşüp değerlendirebileceklerini söylediler. Bende kendilerine şunu söyledim: Ben Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini almak için ve İlçe Belediye Başkanlığı seçimlerini kazanmak için İl Başkanı adayı oldum. Kesinlikle böyle bir beklentim yoktur. Ben biraz öncede söyledim. Siyasetin kendi içinde bir zamanlaması olduğunu, hedef koymak yerine bulunduğun pozisyonda görevini en iyi yapman gerektiğini düşünüyorum Şu an da bir görevim yok partide ama ben şu an bir görevim varmış gibi saha da çalışmaya devam ediyorum. Sadece partimizin başarılı olması için çabalıyorum. Önümüzde bir Genel seçim var. Ülkenin içinde bulunduğu durum orta da biz Genel seçimlerin bir an önce yapılmasını istiyoruz. Her gün yara büyüyor ve buna merhem olmak her gün daha da zorlaşıyor. Önümüzde bir seçim var eğer Genel Başkanımız başvuru yapmamızı isterse ve bize hangi pozisyonu uygun görürse ona göre başvuru yaparız. Ama bizimle çalışmak istemezse başvuru yapmayız. Milletvekilliği ve Belediye Başkanlığı için ise dediğim gibi Genel Merkez ile istişare etmeden ben hiçbir yere aday adayı olmam. Genel Başkanımızın kararına göre hareket edeceğiz. Bekle derse bekleriz, olma derse olmayız aday ol derse oluruz.
Genel Merkez Ön Seçim Kararı alırsa aday olur musunuz?
Evet aday olurum. 2015 yılında ön seçim yaptık. O dönem ben İlçe Başkanıydım aday adaylarımızla, üyelerimiz bir araya getirecek organizasyonlar yaptık. Antalya’da her İlçe de özellikle Belediye seçimlerinde çok ciddi çalışmalar yaptığımı düşünüyorum. Sağlık yönünde rahatsızlıklar geçirmeme rağmen çalıştım. Örgüte bu konuda sonsuz inanıyorum. Genel Merkez ön seçim kararı alırsa isteyen aday olsun derse aday adayı olurum ve güçlü bir aday olurum.
Bu seçimlerde Aksu, Korkuteli, Kaş, Serik, Alanya, Gündoğmuş, Akseki ve Kemer Adayları yanlış adaylar mıydı?
Biz bir ittifak ile seçime girdik. İttifakın; birçok bölgede seçimi kazanmamızda katkısı oldu. İttifak partileri adaylarını belirlerken istişare ile belirlenmedi. Yani iki partinin İl Başkanları ya da Genel Merkez Yöneticileri bir araya gelerek değil, her siyasi parti İttifakta aday çıkaracağı adayı kendisi belirledi. CHP’nin aday çıkardığı yerde İyi Parti, İyi Parti’nin aday çıkarttığı yerde CHP aday çıkartmadı. Ortak listelerle girdik seçimlere, o listelerde de tabii ki kendi aramızda oturduk tartıştık ama hiç kavga etmeden hallettik. İsimleri de Belediye Başkan adayları ve İlçe Başkanlarına bıraktık. İyi Parti’nin aday belirlediği İlçelerde, İyi parti Genel Merkezi ile İl Örgütü kendi adaylarını kendi belirlediler.
Biz aday belirlemeyi şu şekilde yaptık: Ben il yöneticilerimi bölgelere gönderdim. İlçe örgütlerinin her bölgeden görüşlerini aldık. Birçok bölge de anketörlerle anket yaptık. Bütün adaylarımızı anket sonuçlarına göre belirlemeye çalıştık.
Kaş sona kaldı. İttifak masasına İyi parti Kaş’ta aday göstermek istedi. Bunların etkisiyle sona kaldı. Kaş adayın belirlenmesinde daha çok Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Genel Merkezimizin istişareleri sonucunda Kaş adayımız belirlendi. Tabii orada Genel Merkezin mi kararıydı yoksa Muhittin Başkan’ın böyle bir talebi oldu mu bilmiyorum. Biz sadece elimizdeki anket verilerini ver diğer bilgileri kendilerine ve Genel Merkeze sunduk.
CHP Antalya İl Örgütü Belediye Meclis Üyelerinden Memnun mu?
Belediye Meclis üyeleri, Belediye Başkanlarıyla beraber seçiliyor. Meclis üyeleri için seçmen sandığa gidip ayrı oy kullanıyor. Benim fikrim bu tabii, seçilen meclis üyeleri Belediyeyi Belediye Başkanıyla beraber yönetmek için seçiliyorlar. Belediye Başkanı tabii ki içerdeki işleyişle ilgileniyor ama bölge ile yani İlçeyle, ille ilgili kararları Meclis grubu verir. Fakat ben Bunu sadece CHP için değil diğer partiler içinde söylüyorum Belediye Meclis Üyelerinin Belediye yönetimlerinde çok bir katkısı ve etkisi olduğunu düşünmüyorum.
Antalya’da Parti içinde kırgın olduğunuz birileri var mı?
Tabii ki, insanız ister istemez duygularımız var. Kırılabiliyoruz, üzülebiliyoruz bazı şeylere. Ben gençlik kollarından beri parti içinde kimseyle kavgası, dövüşü olmayan herkese eşit bakan, çok keskin ekipleşmelere karşı olan ve her ekipte arkadaşı olan, seçimlerde kazansa da kaybetse de kimseyi ötekileştirmeyen bir insanım. Böyle durumlarda beraber çalıştığınız, sahada beraber ter akıttığınız kol kola mücadele ettiğiniz en ufak bir sorun yaşamadığınız halde insanların sebepsiz yere yaptığı şeylere üzülebiliyorsunuz. Ama bu parti için yaptığımız mücadeleyi etkileyecek kırgınlıklar değil. Yine partimiz için kol kola verip çalışırız.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Sahadan gözlemlerimden yola çıkarak söylemek isterim ki vatandaş; karamsar, umutsuz, ekonomik olarak çok sıkıntılı, artık devletin kurumlarına inancı ve güveni neredeyse tamamen kaybolmak üzere. Bu ülkenin düzlüğe çıkacağını yani, Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün söylediği gibi çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacağına artık inanmıyor. Toplum son yıllarda tamamen ekmeğinin derdine düşmüş, tamamen evladının geleceğinin derdine düşmüş ve bununla ilgili çok ciddi kaygıları var. Dün 6 Genel Başkanın bir araya gelmesi, İttifakın genişlemesi o fotoğraf bile insanlara bir umut oldu. İnsanlar artık bu ülkede iktidarın değişeceğine, daha rahat yaşayacağız umudu içlerine doğdu diye düşünüyorum. Bu ülkede şu an da muhalefet olan partilerin yapacağı çalışmalar, atacağı adımlar çok önemli. AKP bu yazın sonunda sandığı koyacaktır. Erken seçim olacaktır. Bu seçimde Millet ittifakı kazanacaktır. Demokrasiye olan güven artacaktır. CHP varsa umut var, Millet ittifakı varsa umut var ve GELİYOR GELMEKTE OLAN!
Yazı: İbrahim TAŞTEPE