“Ülkemizde yargının çok ciddi sorunlarından biride, Türkiye’de çok iyi yasalar olmasına rağmen çok kötü uygulamalar sonucu adaletin bitiriliyor olmasıdır. Bunu sıkça gördük ama bu kanun maalesef kötü, bir de kötü uygulayıcının eline düştüğü zaman, o kadar kötü olacak ki ne yazık ki bir gün iktidar sahipleri de “Ya, bu kadarına da pes!” diyecek. Bu kanunu kim uygulayacak? Hâkim. Savcı soruşturmasını yapacak -o yapar, sonuçta o iddia edecek- ama hâkim karar verecek. Nasıl karar verecek? Ya da yalan haberi nasıl değerlendirecek? Yalan haber ne? Tamamen hâkim değerlendirecek, bakacak yalan mı değil mi diye. Eğer yargı bağımsız ve tarafsız değilse yalan haberi hiçbir yargıç değerlendiremez, o iradesi yoktur. O nedenle, hâkim ve savcıya verilen bu kadar çok takdir yetkisi yanlış bir uygulamadır.”
AKP’NİN BASIN ÜZERİNDE TAHAKKÜM KURMA ÇABASI
“AKP iktidarı süreci boyunca kendine yakın medya kurma çabasından vazgeçmedi. Büyük medya holdingleri baskı ile el değiştirdi, kamu bankalarının kredileri bu medya el değiştirmelerinde kullanıldı. AKP’nin hoşuna gitmeyen haberler yapan, yani halkın haber alma özgürlüğüne saygılı, bağımsız gazete ve televizyonlar davalar ve cezalarla sindirilmeye çalışıldı, yetmedi birçok gazeteci saldırıya uğradı. Devletin resmi kuruluşu TRT dahil birçok basın kuruluşu iktidarın manşetleri ve haberleri ile süslendi, böylesi bir ortamda farklı seslerin ve mecraların sindirilmesi için yargı eli ile yeni bir denetim mekanizması inşa edilmek isteniyor. İktidarın yargı üzerindeki etkisi düşünüldüğünde dezenformasyon yasasının amacının ne olduğu anlaşılmaktadır. Teklifin özeti, basın AKP’nin istediği kadar özgür olsun, AKP’nin dediği olsun’dur. Siyasi iktidar ne yaparsa yapsın enflasyonu, ekonomik krizi, zamları, geçim sıkıntısını, yolsuzlukları, hukuksuzlukları haber yapan cesur gazeteciler var olacaktır. Günün sonunda ise korku iklimi değil, özgürlükler kazanacaktır.”