İLETİŞİM Başkanı Fahrettin Altun, ‘Bâb-ı Âli Okulu: 21. Yüzyılda Dezenformasyon Tehdidi ve İletişim Stratejileri’ programına katıldı. Programda konuşan Altun, “Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin vefatı sonrası yapılan dezenformasyonlarda gördük. Sizlerin de bildiği üzere, İran Cumhurbaşkanı’nın vefatı üzerine, daha önce görevde olan başka ülke liderlerinin vefatında yapıldığı gibi bir günlük yas ilan ettik. Bunun akabinde, bazı medya organlarında İran Cumhurbaşkanının vefatı için milli yas ilan edilirken 6 Şubat depreminde milli yas ilan edilmediğine ilişkin yalan haber dolaşıma sokuldu. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin, iddianın dezenformasyon olduğunu, 6 Şubat depremlerinde 7 gün milli yas ilan edildiği yönündeki bilgilendirmesini ana haber spikeri ile paylaştı ve o da yalan haberini düzeltti. Düzeltmek zorunda kaldı. Fakat özür dilemedi. Geçiştirdi. Halbuki hakikat geçiştirilmez” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ‘Bâb-ı Âli Okulu: 21. Yüzyılda Dezenformasyon Tehdidi ve İletişim Stratejileri’ programına katıldı. İletişim Başkanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü’nde düzenlenen programa öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.
“DİJİTAL MEDYA DÜZENİ İÇİNDE YENİ YENİ TEHDİTLERLE KARŞILAŞIYORUZ”
Programda konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Dijital medya düzeni içinde yeni yeni tehditlerle, meydan okumalarla karşılaşıyoruz. Kuşkusuz bu meydan okumaların en büyüğü hakikatin sıradanlaşmasıdır. Hakikat krizidir. Bu krizi, bu meydan okumayı besleyen başlıca unsur ise çağımızın vebası haline gelen dezenformasyondur. Biz tam da bu nedenle bu seneki Bâb-ı Âli Okulu programımızın ana temasını ’21. Yüzyılda Dezenformasyon Tehdidi ve İletişim Stratejileri’ olarak belirledik. Program boyunca dezenformasyonun iletişim stratejilerindeki, diplomatik ilişkilerdeki, siyasal ve sosyal süreçlerdeki olumsuz etkileri etraflıca ele alınacak ve elbette dezenformasyonla mücadele stratejileri de alanında uzman isimlerce ortaya konacak” dedi
“OTOKRATİK YAPILARIN KENDİLERİNE ALAN AÇMALARI SONUCUNU DOĞURUR”
Altun “Biz, bu türden programlarla hatırı sayılır bir süredir dezenformasyon tehdidine dikkat çekerken, yabancı hükümetler ve uluslararası kuruluşlar da bu tehlikeyi ve onunla mücadeleyi gündemlerine almaya başladı. Örneğin, Dünya Ekonomik Forumu ‘dezenformasyon’un gelecekte savaş, olağanüstü hava koşulları ve enflasyon gibi tehlikelerden daha büyük bir küresel tehdit olacağı öngörüsünde bulunuyor. Yine Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, dezenformasyonu insan haklarına zarar veren başlıca etmenlerden biri olarak yansıtmaktadır. Dezenformasyon, sebebiyet verdiği hakikat kriziyle modern toplumların bugün gerçek anlamda bir demokrasi krizi yaşamasının da müsebbibidir. Demokrasi, özgür bireylerin siyasal alana serbestçe katılmaları ve doğru bilgilerle siyasal karar alma süreçlerine yön vermeleriyle teşekkül eden, işleyen bir sistemdir. Eğer ki bireylerin bilgi kaynakları manipüle edilir ve yalan içerikler bireyleri etki altına alırsa bu takdirde siyasal özneden değil, manipüle edilmiş medya tüketicisinden bahsetmek durumunda kalırız. Bu da her şeyden önce toplumların kendi kaderine hükmetme, kendi geleceklerini şekillendirmelerine yönelik sağlıklı bir ortak irade geliştirmelerine engel olur. Ve bütün bunlar demokratik sistemler yerine otokratik yapıların kendilerine alan açmaları sonucunu doğurur” şeklinde konuştu.
“HAKİKAT GEÇİŞTİRİLEMEZ”
Dezenformasyon ürünü haberlere sık sık rastlanıldığını dile getiren Altun, “Ne yazık ki ulusal ve uluslararası medya ve iletişim süreçlerine baktığımız zaman dezenformasyon ürünü haberlere sık sık rastlıyoruz. Bunu en son İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin vefatı sonrası yapılan dezenformasyonlarda gördük. Sizlerin de bildiği üzere, İran Cumhurbaşkanı’nın vefatı üzerine, daha önce görevde olan başka ülke liderlerinin vefatında yapıldığı gibi bir günlük yas ilan ettik. Bunun akabinde, bazı medya organlarında İran Cumhurbaşkanının vefatı için milli yas ilan edilirken 6 Şubat depreminde milli yas ilan edilmediğine ilişkin yalan haber dolaşıma sokuldu. Mesela geçmişte, 6 Şubat için ‘Cumhurbaşkanı millî yas ilan etti’ diye haber yapan bir medya organı, çekinmeden ‘Depremde ilan edilmeyen yas niye şimdi’ manşeti attı. Bir televizyondaki ana haber spikeri ise, izleyicilerinin gözünün içine baka baka ne yazık ki bu yalanı tekrarladı. Neyseki tam yayın esnasında programın editörü Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin, iddianın dezenformasyon olduğunu, 6 Şubat depremlerinde 7 gün milli yas ilan edildiği yönündeki bilgilendirmesini ana haber spikeri ile paylaştı ve o da yalan haberini düzeltti. Düzeltmek zorunda kaldı. Fakat özür dilemedi. Geçiştirdi. Halbuki hakikat geçiştirilmez” ifadelerini kullandı.
“İSRAİL SUÇLARI GİZLEMEK İÇİN DEZENFORMASYONU SİLAH OLARAK KULLANDI”
Hakikatin sesi kısılmasın diye mücadele ettiklerini belirten Altun, “Batı üniversitelerindeki İsrail zulmüne direnen öğrenciler, Filistin’i tanıdığını ilan eden ülkeler bu umudun diri olduğunun en büyük nişanesidir. İsrail, Gazze’de 230 gündür işlediği suçları örtmek için dezenformasyonu bir silah olarak kullandı. 45 bin çocuk, kadın, yaşlıyı katleden İsrail, dezenformasyon bombardımanıyla hakikati de katletmeye çalıştı. Lakin Hakikatin gür sedası galip geldi, geliyor, gelecek. Bütün baskılara rağmen üniversitelerde İsrail’in soykırımına tepkiler devam ediyor” dedi.